Tursun Fakı Anadolu coğrafyasının sosyal siyasi ekonomik ve kültürel anlamda yeniden şekillendiği bir dönemde Osmanlı Devletinin kuruluş sürecinde yaşamıştır. Eserleriyle Anadolu Türkçesinin yazı dilinin oluşumuna katkı sağlamış ediplerden biridir. Tursun Fakı'nın kaleme aldığı eserlerden biri de Hz. Peygamberin Ebu Cehil ile tuttuğu güreş etrafında şekillenen Akıl ile Nefsin Güreşi konulu mesnevisidir. Kütüphanelerdeki titiz araştırmaları sonucunda mesnevinin içinde bulunduğu yazma mecmuayı tespit eden ve ayrıntılı bir incelemeyle birlikte yayıma hazırlayan Prof. Dr. Ahmet İçli Türk ve İslam edebiyatının bu en müstesna eserlerinden birini okuyucuların dikkatine sunuyor. Tursun Fakı eserin sonlarında anlattığı hikâyenin aslının ne olduğunu bir soru formatında okuyucularına sorar. Cevabı kendisi verir. İfadelerinde Hz. Peygamber'den kastının akıl; Ebu Cehil'den kastının ise nefs olduğunu açık bir şekilde dile getirir. Bu bilgiler bize eserin alegorisi hakkında bilgi vermektedir. Buna göre eserin"akıl ile nefsin güreşi"ni konu edindiği söylenebilir. Bu yönüyle bakıldığında eserin ilk dönem sembolik metinlerden biri olduğu anlaşılıyor. Eserde insanoğlunun akıl ile başaracakları aklın karşısında olan ve onu engelleyici tüm unsurların yine akıl ile alt edilebileceği konuları işlenmektedir. Aklın rolü aklın insan yaşamındaki önemini bir hikâye bağlamında benzeşim esaslı olarak anlatan Tursun Fakı esasında aklın yaşamın öncül bir unsuru olduğunu vurgulamaktadır. Prof. Dr. Ahmet İçli çalışmasının giriş kısmında Tursun Fakı ve eserleri üzerinde durduktan sonra Akıl ile Nefsin Güreşi mesnevisini tanıtıyor. Birinci bölümde eserin fiziksel ve şekil yönüyle incelemesini yaparken ikinci bölümde içerik analizine odaklanıyor ve vaka şahıslar mekân zaman bakış açısı ve anlatıcı üzerinde geniş değerlendirmeler yapıyor. Çalışmanın üçüncü bölümünde incelemeye esas eserin Latin alfabesindeki yazımı ile Türkçeye dil içi aktarımı bulunuyor. Böylece eserde her kesimden okuyuculara farklı hususları ve yorumları da tespit imkânı sunuluyor. Kitabın dördüncü ve son bölümünde mesnevinin Arap harfli tıpkıbasımı bulunuyor. Böylece konuyla ilgilenen akademisyenlere esere daha rahat ulaşabilme imkânı sunulmasının yanında okumada zorluk çekilen ve metin tamiri yapılan bölümlerin ana kaynaktan görülmesi imkânı da sağlanıyor.