Onca acı onca yoksulluk onca korku onca kan ve gözyaşı onca ölüm her sabah ve her akşam evlerimize ve sofralarımıza konuk olurken suyla zeytinle hurmayla açtığımız oruçtan yazla gelen bolluk ve bereketten tabiattan taşan haz ve güzellikten söz etmek vicdanımızı kanatıyor.
Orta Doğu yangın yeri Gazze kan revan içinde yine.
İnsanlığımız Gazzeli çocukların kumsalda oynarken kurşunlanan günahsız bedenleriyle kirleniyor. Savaşla sürgünle yerlerinden yurtlarından edilmiş dört bir yana dağılmış sokakta caddede her an karşımıza çıkan Hama'nın Humus'un Halep'in Şam'ın Telafer'in Musul'un Kerkük'ün Bağdat'ın Kerbela'nın Kahire'nin İskenderiye'nin yetim çocukları açık bir yara gibi vicdanımızın üzerinde kanayıp duruyor.
Her şey apaçık aleni ve cüretkâr.
Her şey apaçık aleni ve tehditkâr.
Kurduğunuz cümlenin attığınız çığlığın ateşlediğiniz öfkenin ilenmenin ya da yakarmanın hiçbir şeyi değiştirmediğini görmek ürpertici.