Sedat Peker'in kendisinin de içinde yer aldığı Susurluk skandalından 25 yıl sonra gelen ifşa ve itirafları Türkiye'nin 'mafya-siyaset-devlet' üçgeni içinde dipsiz bir bataklığa dönüştürüldüğünü ortaya koydu.
Dünya tarihinde görülmemiş bir skandallar zinciriydi.
Gazeteci cinayetindeki tetikçi arayışları...
Yüz milyonlarca dolarlık kara para transferleri...
Kara para ile çökülmüş lüks otellerdeki siyasiler bürokratlar mafya babaları ve oligarklar...
Satılık mahkeme kararları adli tıp kurumu raporları...
Milyonlarca dolarlık rüşvet görüşmelerinin ses kayıtları...
Siyasetçi otomobillerinin bagajlarına yüklenen paralar...
İstanbul sokaklarında kasalarla taşınan kalaşnikoflar...
Devletin damarlarında gezen milyar dolarlık uyuşturucu...
Sınır ötesine taşınan silahlar...
Onlarca isim saymakla bitmeyen suçlar...
Ve sonuç: Mafyanın devletleştiği bir ülke. İktidar susarak ve susturarak kurtulmayı denedi. Tek adam rejiminde bütün denge ve denetleme organları yok edilmişti. Ne yargı ne de Meclis harekete geçti. Ne var ki; hayat boşluk tanımadı ve elinizde tuttuğunuz bu eserin müellifleri Meclis'in yapmadığını yaptı. Deneyimli gazeteci ekibi titiz bir çalışmayla Peker'in itiraflarını en ince ayrıntısına kadar inceledi zikredilen olayların tarihsel köklerini ve ilişkilerini deşti. Sonunda ortaya bir tuğla çekilse yıkılması muhtemel olan kirli kanlı duvarın hayli kapsamlı ve güncel bir portresi çıktı. Ve bu kitap sadece okuyup birbirimize dert yanmak için değil o tuğlanın çekilmesi için hazırlandı.