"Sömürge sistemini anlamayı seçen bir insan bu sistemin istikrarsızlığını ve dengesinin sürekli tehdit altında olduğunu kabul etmelidir. İnsan her durumda uzlaşabilir sömürge insanı yaşamayı uzun süre bekleyebilir. Ama ister yavaş olsun ister hızlı şiddetli ya da şiddetsiz; sömürge insanı ezilen kişiliğinin tüm gücüyle yaşanamaz durumdaki varoluşunu bir gün fırlatıp atacaktır."
Albert Memmi
Sömürgecinin Portresi Sömürgeleştirilenin Portresi adını taşıyan çalışmasında bu cümleleri yazdığında Cezayir henüz bağımsızlığını kazanmamıştı. Daha o zaman bağımsızlığı için savaşan bütün sömürge halklarının mutlaka başaracağına inanıyordu. Geçmişten beri sömürgeci devletlerin Afrika'da Asya'da Latin Amerika'da korumaya çalıştıkları sömürge sisteminin yıkılmaya mahkûm olduğunu görüyordu. Bu çalışmada Fransa'nın Cezayir'i işgal ettiği ilk dönemden bağımsızlık tarihine kadar Cezayir'de benimsediği yönetim anlayışı incelenmiştir. Yerli olarak tanımladığı Cezayir halkı için bir yönetim anlayışının yanında ülkesinden ve diğer komşu ülkelerden taşıdığı topluluğa Fransız gururunu benimsetecek bir politika izlemiştir. Avrupa'dan getirdiği bu topluluğun sonraki kuşakları Cezayir'de Fransız milliyetçiliğinin ateşli birer savunucusu olduğu ölçüde Cezayir halkı yaklaşık 130 yıl boyunca Fransız varlığına isyan etmiştir. Milliyetçiliğin öncüleri; 1954 yılında başlattığı bağımsızlık savaşı için sömürge idaresiyle iş birliği yapan azınlığın dışındakileri ikna ederek kanlı bir mücadeleye giriştiler. 1962 yılında sömürge topraklarında yaşayan azınlık Fransızların itirazlarına rağmen Fransa yenilgiyi kabul ederek Cezayir'i gerçek sahiplerine iade etti.