Bir eksik bir fazla fark ediyor artık. Kopan saç teli gibi kaybolup gidiyor insan görülmüyor. Üstelik yerindeyken ne bir el değiyor ona ne de tarak. Bir şeyin içini mi dolduruyoruz yoksa üstünü mü kaplıyoruz belli değil. Bir nefes sadece o kadar alıp verdiğimiz. Başka alacağımız yokmuş sanki dünyadan bu kadarmış yaşamak.
Burcu Ünlü ilk kitabı Kapanda Bir Hayal ile insanın temiz kalmış yerini işaret eden öyküler armağan ediyor okura. Evi yuva denen kapanı insanın kendi içine sıkışıp kalmasını zaman zaman ironiyle zaman zaman da tokat gibi çarpan göndermelerle anlatıyor.
"Neler neler dediler bana... Milletin ağzı torba çöp torbası büzüverdim hepsinin ağzını bunları kafama takmadım. Ama öksüzü yetimi işçiyi düşkünü çok takarım kafama. Onların acılarını defterimde biriktiririm. Hem zaten bize en çok biriktirmek öğretilmedi mi? Acıyı hüznü eksikliği sevgisizliği gözyaşlarımızı öfkemizi hep biriktirmedik mi? Bir türlü kesip açamadık o teneke kumbaranın ağzını. Saçamadık etrafa kinimizi yürüyemedik üstüne üstüne hainin kıramadık kalbini bükemedik bileğini... İnsanlık bizde kalsın nasılsa Allah verir belasını dedik. İnsanız neticede büyük bir felaket bu diyemedik. Kırmızı bir isyandır bu öyle bilinsin."