Eric Hobsbawm'ın aşırılıklar çağı olarak tanımladığı 20. yüzyıl kısa tarihi; 1. Dünya Savaşı Bolşevik Devrimi Rus Habsburg ve Osmanlı imparatorluklarının yıkılması 2. Dünya Savaşı Soğuk Savaş ve Sovyetler Birliği'nin dağılması gibi büyük tarihî olaylar arasında sessiz ve mütevazı bir şekilde Türk dünyasının ortaya çıkmasına tanıklık etmiştir. Bu süreç içerisinde ortak Türk uygarlığı temelinde yükselen Türk millî uyanışı bütün Türk dünyasında kurucu fikir olarak etkin rol almıştır. 20. yüzyılın başında Atatürk'ün kararlı önderliği ile Türkiye'de başlayan bu uyanış 1991'den sonra başta Kazakistan ve Azerbaycan olmak üzere Sovyet sonrası Türk cumhuriyetlerinin dayandığı temel düşünce akımı olarak her geçen gün etkisini arttırmıştır. Türkiye'nin Türk cumhuriyetlerini tanıyan ilk ülke olma ayrıcalığı ve Kazakistan Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in Türk Keneşi'nin (Konsey) Onursal Başkanı olarak temayüz etmesinde gördüğümüz gibi Türk dünyası gerçekliği tarihin akışının doğal bir sonucu olarak hedefine daha çok yaklaşmış görünmektedir.
Refah barış güvenlik istikrar ve kalkınma yolunda insanlık için umut veren bir zeminde gelişen Türkiye-Kazakistan ilişkileri; tarihten kültüre ekonomiden siyasete Türk dünyasının 30 yıllık bağımsızlık birikiminin en verimli alanını oluşturmaktadır. Her biri alanında uzman bilim insanlarınca Kazakistan'ın bağımsızlığının 30. yılına ithafen hazırlanan bu eserin söz konusu ilişkilerin tüm boyutlarını ortaya koymasının yanında Türk dünyasının iyimser geleceğinde yol haritasını gösteren bir değere sahip olduğu kanaatindeyiz.
Prof. Dr. Abdullah GÜNDOĞDU