ABD ve AB'nin kendileri dışındaki ulusal devletlere ve mazlum milletlere karşı sürdürdükleri çözme çökertme teslim alma operasyonlarını örtmeye ve perdelemeye yarayan büyülü bir söczük icat edildi:
Sivil Toplumculuk önünde -tıpkı Alaaddin'in sihirli lambasından çıkan cin misali-her kapı ardına kadar açılıyor; beyinler düşünsel dengeyi sağduyuyu kapı dışarı ediyor... Milletlerin geçmişten geleceğe doğru olan yürüyüşlerinde çekilen acılar katlanılan özveriler ulaşılan zaferlerin bileşkesi olan ulusal hafıza yani tarih bilinci ve bilgisiyle birlikte içgüdüsel yön duygusu da kayboluyor.
Alaaddin'in değil ama Batı'nın lambasından çıkan birkaç yıl öncesine kadar milletin gözünde bölücü ve ayrılıkçı görüntüye sahip oluşumlar şimdi yabancı misyonların da katıldığı resmi toplantıların saygın "Sivil Toplumcu" konuklarına dönüşüverdiler. Bu saygın (!) konuklar yargısından bürokrasisinden ve meclisinden ulusal niteliklerini tümüyle ayıklamaya zorlanan Türkiye Cumhuriyeti'nin daha düne kadar baş düşman diye belledikleri TeCe diye alaya aldıkları devletin AB kapısındaki şefaatçileri rolüne pek çabuk ısındılar. Bu rolü büyük bir hazla bir intikam hazzıyla oynuyorlar...
Türkiye Cumhuriyeti şimdi bu kılavuz kargaların peşine takılmış belirsiz bir sona doğru büyük bir hızla sürükleniyor.