Aslında doğmadan önce hepimiz ana rahmine umutsuzca hapsolmuş gibiydik. Tıpkı bir tırtılın kendi etrafına ördüğü kozaya hapsolduğunu düşündüğü gibi...
Tırtıl nice ümitsizliklerin kapısını umudun o şefkatli kollarına sarılıp açtıktan sonra evren için güzelliklere kelebek olup renkli kanatlarıyla uçuverdi.
Bizlerde tüm ihtişam ve sanatlı yaratılışımızla dünyanın zeminine ana rahmi denilen kozadan iniverdik. Kelebek olmadık ama olabilirdik Fakat hayatımızın tüm aşamalarını bir kelebeğin birkaç aylık ömrüne hemen hemen denk getirdik.
Evet bu çalışma ortalama bir insan ömrünün kısalığı bakımından tırtıl koza ve kelebek üçgenine denk gelişi ve insanoğlunun dünya zemininde yapması gereken ve yapmaması gereken şeylerin arasındaki sıkışmışlığı sanatsal ve edebi bir biçimde hikayelerle ele alan ve okuyucularına tefekkür dünyalarının kapılarını aralamayı vaat eden bir başucu kitabıdır.