'Ruh bitkisi? Bu da nedir? Beyaz yapraklı dörde bölünmüş yumruları vardı. Jamal suya atlamaya çalıştı ama kolundan yakaladım onu. Biraz delirmiş gibiydi. Eğer suya düşmüş ise buralarda bir yerlerde vardır. Mağaranın bazı bölgeleri yukarıdan güneş alıyordu ama bazı bölgeler tamamen karanlıktaydı. Hızlıca nehir boyunca koşar adım giden Jamal'a yetişmek artık kolay değildi. Bazen bu kilolarla bu bedeni nasıl bu kadar hızlı hareket ettiriyor merak ediyorum doğrusu. Sonunda aradığını bulmuştu. Bitkiyi koparmaya yeltenirken bayağı saygılıydı. Önünde diz çökmediği kaldı. Evet ben de severim ama böylesine taparca değil. Jamal bu heyecanlı hâlinden kurtulduğu an kaçıncı defa sorduğumu bilmiyorum ama sonunda dank etmişti. 'Ruh bitkisi de nedir?'