Bir kedi geldi; kendi gözü görmezken yıllardır kör gibi yaşayan yaşlı adamın kalp gözünü açtı. Bir koalanın ayakları yandı o alevler yıllar önce sönmüş sevgi ateşini tutuşturdu yüreğinde. Sevdikçe değişti; değiştikçe bir kuşun kalp atışını çatlayan çekirdeğin filizlenen tohumun sesini duymaya başladı. İnsan olmanın tadına sevgiyle vardı; kendinden şikâyet etmeyi bıraktı. Bir kangurunun masum bakışında yavrusunu öpüp koklayan kör annenin merhametinde mutluluğun insan olmanın formülünü buldu. Bir süre sonra sevdiklerinin sayısı arttı; birken iki onken yüz yüzken bin oldu. Gerçek sevginin tek bir maşuku yoktu; yüz binlerce hatta milyonlarcaydı. Bir zamanlar hiçbir şeyden keyif almayan o suratı asık adam gülümseyerek hayata veda etti.
Ey insanoğlu! Mutluluğun sevdiklerinin sayısı kadardır. Sev! Sevdikçe insana dönüşeceksin.
Gerçek sevgiyi bulanın terazisinde; sağ kefedeki tek bir arı sol kefedeki bir kilo baldan ağır gelir. Sevginin sırrına eren kişi bir ağacı meyve verdiği için değil yaşatmak için sular.
Ben sevdim.
Sevgiyle insan oldum.
Ne güzel bir lütuftur insan olmak.