"Gerçek diye bir şey yok sanki!" dedi Fatoş.
Yok muydu gerçekten? Eda'nın en yakın arkadaşı Fatoş tuhaf biriydi ama hep haklı çıkardı. Peki o zaman iyilik kötülük özgürlük neydi? Eski kitaplarla dolu bir sepetin altında Orta Çağ'da yaşayan Susanne adında bir kadının günlüğünü bulduklarından beri Eda da tuhaf davranmaya başlamıştı. Sık sık aşırı öfkeleniyor bazen çıldıracak gibi hissediyordu. Şu kendini beğenmiş Oğuz'un saçma sapan davranışları da işleri iyice zorlaştırıyordu. Neyse ki Fatoş vardı. İki arkadaş yüzyıllar önce yaşayan Susanne'nin çektiği acıları okudukça ona yardım edemedikleri için üzülmeye başlamışlardı. Bu yüzden günlüğü Türkçeye çeviren Asiye'yi bulup en azından ona yardım etmeye karar verdiler. Peki Asiye'yi hapsolduğu cam kafesten kurtarabilecekler mi? Dahası kendilerini o cam kafeslerden koruyabilecekler mi?