Biz kıyı evlerimizde denizin eteğine yapışmışız. Üç ev bu yanda dört ev ötede duruyor. Erkeklerimiz balıkçı. Ağlara bakarlar durmadan. Bekleriz. Onlar rızkını biz onları.
Ne oldu da şimdi kudurdu bu? Dalgalar eline aldı bir kamçı vurdukça sesi kulakları patlatıyor. Taş duvarlara inen öfkeli tokatların ardı arkası kesilmiyor. Güneş batınca mı oldu bilmem karardıkça karardı yüzü.
Ne tuhaf... Kıyıdaki evler denizin hangi vaktinde suların koynuna girmiş? Hangi âşık ellerle dizilmiş bu tuğlalar? Burada sevda yaşamışlar mı bilmem.
Dalga sesleri akşam ayazına karışıyor. Soğuk çıktı. Perdelerini çeken kapısını bastıran evine giriyor. Bacalardan dumanlar yükseliyor. Yosun kokusunu yemek kokuları bastırıyor. Balıkçının evinde ne pişecek? İki kıyı arasında mekik dokuyan sayılı zamanın içinden geçen dertlerini çantalarında zihinlerinde taşıyan daima yolculuk hâlinde olan canlı karakterlerin öyküleri...
İlk öykü kitabına adını veren Son Cevizlik ile Yaşar Kemal Öykü Yarışması'nda birinciliğe değer görülen Fatma Nuran Avcı ikinci öykü kitabı İki Kıyı ile edebiyatın sunduğu olanakların peşinden giderek içimizdeki insanların kapılarını aralıyor.