"Kendini mutlu sanmak için kör kalmak. Görmeye dahi çalışmazken açık açık gördüğünü zannetmek... Oysa insan yalnızca mutsuzken görür kendini."
Nobel ödüllü yazar André Gide'in kendi dönemindeki edebî çevrelerin bir yergisi olarak kaleme aldığı Bataklık bataklık kıyısındaki bir kulede yaşayan aksi bir münzevi hakkında "Bataklık" isimli bir roman yazmaya çalışan aksi bir yazarın yaratım sürecindeki sancılara odaklanıyor. On dokuzuncu yüzyılın sonunda Fransız sanat dünyasını esir alan sıkıntı ve kötümserlikten etkilenen yazar karakteri hoş bir tembellik ile hayatına anlam katma amacı arasında sıkışıp kalmıştır. Estet arkadaşlarının eleştirileri ve sevgilisinin umursamazlığıyla iç huzursuzluğu iyice artınca tüm dertlerine derman olacağına inandığı bir seyahate çıkıp her şeyden herkesten en önemlisi de kendinden uzaklaşmaya çabalar.