Batı'dan Türklere sempati duyan seslerin çıkması geçmişte de çok sık rastalanan vakalardan değildi. Türkleri Türk kültürünü anlama çabası gösteren Batılı düşünce ve edebiyat insanları kendi cenahlarından gelebilecek türlü eleştirileri de göze almışlardır. Cladue Farrere de cesareti gösteren sayılı isimlerden biri. Türklerin Manevi Gücü kitabında anlattığı kendi anılarıyla yoğrulmuş gerçek hikayeler adeta Farrere'nin Türkleri niçin sevdiğinin izahları ve ispatları gibi... Eğlenceli renkli ve bir o kadar da düşündürücü anı-hikayeler bunlar. Türk insanının karakter yapısını kültürel dokusunu Batılılara Batılı diliyle ve gözüyle ama olduğu gibi anlatmaya soyunmuş Farrere. Yazar kendisini yeterinde anlatamadığını düşündüğü Türklerin 20. yüzyıl başındaki dili ve sesi olmak istemiş. Bunda başarılı da olmuş. Bu çabaya Türklerin Manevi Gücü kitabını okuyarak tanıklık etmek günümüzde hala kendisini dünyaya anlatmak uğraşı içindeki Türk insanı için epey ilginç bir serüven olacak. Okur sadece Farrere'nin Türklere neden yakınlık duyduğunu ve bunu Batı'ya nasıl izah ettiğinin tanıklığını yapmıyor elbette. Bir yandan da kendi geçmişine tanıklık ediyor.