Öyle bir çağ ki; bir yanda Milet okulundan koltuğunda kitaplarıyla çıkan Thales'i Anaksimander ve Anaksimenes'le doğayı konuşurken duyar; hava su toprak ve ateşi bir başka görürsünüz. Bir yanda Pythagoras ve karısı Krotonlu Theano'yu Homeros'u okurken; bir yanda yaşlı Kolofonlu Ksenofanes'i şehir şehir savrulup şüpheci yaklaşımıyla tahminlerini savunurken görürsünüz. Biraz uzaklara baktığınızda Gotama Buddha'yı Ganj vadisinde insanlık için şifaya giden yolları araştırırken; Çin'in ilk büyük öğretmeni Konfüçyüs'ü Bambu üstüne Analektler'ini yazarken bulursunuz. Saklanmayı seven doğasında "karanlık filozof" Efesli Heraklitus'u; Kutsalın efsanevi yollarında Güneş Tanrısının kızlarını ölümsüzleştiren Elealı Parmenides'i; evrensel akılla dünyayı düzenleyen Sofist Anaksagoras'ı görmeden geçemezsiniz. Hamallık yapanına rastlarsınız Protagoras gibi; Şifacısına rastlarsınız efsane Hippocrates gibi... Dostluğun sevginin asil sesini duyarsanız Mo-Zi geçmiştir yanınızdan. Kadın ihtişamını tarihin karanlığında gömülü bırakmayan bilge Aspasia'yı Atina yollarında sevgilisi Perikles'in kolunda görürsünüz. Baldıran zehrini şerbet belleyeni; insanın tuhaf haline ağlayanı güleni; gündüz vakti sokakta fenerle insan arayanı görürsünüz. Bilginin erdem olduğunu fısıldar Megaralı Öklid; gölgelerin oyununu izletmek için mağarasına götürür Atinalı Platon. Güzelliği belirsizliği hazzı şüpheyi aklı siyaseti hukuku ruhu Tanrı'yı anlatanlar; matematiğin fiziğin mantığın tıp ve daha nice bilimlerin temelini atanları görürsünüz.