"Kalbim dediğim
Evindir işte senin
Sen orada yaşarsın
Tarçın kokusu yayılır sokaklarıma
Saçlarını tararsın."
Batuhan Dedde yeni kitabıyla (Yazık Yenilenlere) farklı bir dil deneyimini sunuyor hepimize. Kitabın akışı bir ruhun pusulasını da okuruna sunuyor. Şairin yazarın üzerinde durduğu benliği cinneti karanlığı rüyaları adeta onun bir taraftan ruhsal fırtınalara diğer yandan tarihin derinliğe ve mitolojik göndermelere de zemin hazırlıyor. Antik dünyada karanlığın yaratılıştan önce geldiğine inanıyorlardı. Modern zamanlarda "gece" sözcüğü ağırlığını hissettiriyor sanki bireyselliğe ulaşmak için karanlığın ve de gecenin dünyasıyla yüzleşmek zorundadır günümüz insanı.
Sanatçılar şairler yazarlar yaratıcı süreçler için kolektif bilinçdışında kök salmış zihinsel ve yaratıcı formları kullanırlar. Sanatsal yaratım sürecinde bu zihinsel imgeler zihnin bilinçli katmanlarına ulaşır ve yapıtı ortaya çıkartır.
"Yazık Yenilenlere" kitabı çok zor bir yaşam deneyiminden süzülerek biçim bulmuş. "Corona" ve "karantina" günlerinin şiire sanata edebiyata nasıl yansıdığı sorusunun da bir nebze yanıtıdır bu kitap. Tüm zorluklara rağmen "umut" sözcüğünün örtülü biçimde de olsa şairlerin yüreğinden yükselmesi önemlidir. Özellikle günümüzün kritik dünya koşullarında ve insanlık tarihinde eşi benzeri olmayan Corona denen bir olguyla yüzleşmede umudun yeri insanı ve insanlığı kurtarabilecek tek ışık penceresidir. Umut ise şiirin öykünün sanat yapıtlarımızdan başka bir şey değil. Batuhan Dedde'nin zengin dili bakış açısı ve şaşırtıcı derecedeki yaratıcılığı okuruna yol fenerdir.