Gün geçmiyor ki yeni bir kadın cinayeti veya yeni bir kadına şiddet haberi yer almasın. Kadının toplumdaki yeri şiddete maruz kalan aşağılanan veya işe yaramayan bir nesne olarak pekiştirilmeye çalışılıyor. Ben 1967 yılında Beşikdüzü Öğretmen Okulu'ndan mezun olduğum zamandaki statü her geçen gün daha alt seviyeye çekilmeye çalışılıyor. Bunun altında yatan en önemli sebeplerden biri de toplumun aydınlanmasını sağlayacak en önemli yapıtaşlarından biri olan Köy Enstitüleri'nin ve Öğretmen Okulları'nın işlevsiz hale getirilip kapatılmış olması.
20. yüzyılda daha ileride bir statüye sahip olan Türk kadını maalesef 21.yüzyılda şiddet gören itilip kakılan kendisine bir yer bulmaya çalışanlarının da yafta yapıştırılıp dışlandığı bir noktaya getirilmeye çalışılıyor. Yaşantımdan esintilerin sunulduğu bu kitapta bu gidişe bir dur diyebilmek adına tüm olumsuzluklara rağmen yüksek bir sesle haykırıyorum:
"Tüm kadınlar insan onuruna yakışır şiddetten uzak ve eşit bir hayatı hak ediyor."