İnsanın varlıkla münasebetini anlamlandırma yolunda tarihî süreçte bir çok düşünce akımı ortaya çıkmıştır. Moğol istilası sonrası Anadolu ve Rumeli'yi yurt tutma gayretindeki Türklerin de bir kısım tasavvufî düşünce akımını benimsedikleri geliştirdikleri veya yeni tasavvufî düşünce akımları vücuda getirdikleri görülmektedir. Bir dönem Osmanlı payitahtı olan Bursa'da da pek çok tasavvufî düşünce gelişip kök salmıştır. Bunlardan biri Horasan erenlerinden Heratlı Zeyneddin-i Hâfî'nin temellerini attığı Zeyniyyedir. Onun yetiştirdiği Abdullatif-i Kudsî'nin 1448'de manevî bir işaretle Bursa'ya gelmesi ve fikirleriyle Molla Fenârî Şeyh Vefâ Tâceddin-i Karamanî Aşıkpaşazade gibi devrin önde gelenlerini etkilemesi Zeyniyye'nin Osmanlı'da yer edinmesini sağlamıştır. Abdüllatif-i Kudsî'nin 1452'de vefatından sonra dergahın başına geçen Tâceddin-i Karamanî Zeyniyye'nin Bursa'daki faaliyetlerini sürdürmüş sevenlerinin desteği ile Zeyniler Tekkesini bayındır hâle getirmiş müntesiplerinin de sayısını artırmıştır. Onun terbiyesiyle terbiyelenen Hâcî Halîfe namıyla tanınan Abdullah-i Kastamonî şeyhinin 1469'da ölümü üzerine Zeyniler Tekkesi postnişinliğini üstlenerek gönlü perişanların imdadı aklı karışıkların ilticagâhı olmuş; sevenlerini terbiye tezkiye ve tasfiye etmiştir. Bu faaliyetlerinin yanı sıra Zeyneddin-i Hâfî'nin meşhur Vasâyâ'l-Kudsiyye'sini Arapçadan Türkçeye aktarmıştır. 14. özellikle 15. yüzyılda Eski Türkiye Türkçesi sahasında yapılan bunun gibi tercümeler sayesinde Türk dili yeni kavramlar ve karşılıklarıyla zenginleşirken kullanıcıları da telif ve tercüme eserlerle medeniyetlerini inkişaf ettirme yolunda önemli mesafeler katetmişlerdir. Elinizdeki bu çalışmada Hâcî Halîfe'nin Terceme-i Vasâyâ'l-Kudsiyye'sinin kütüphanelerdeki nüshaları tespit edilip iki nüshası üzerinden karşılaştırmalı metni oluşturulmuş meraklısının eserin dilini ve bununla beraber içeriğini anlayabilmesi için söz varlığı ortaya konmuş dil incelemesi yapılmıştır.