Sürmek... Sürülmek... Sürü; sürü olmak istemeyenin hali sürgün. Her sürgün kend ülkesinde ya da değil gitmekle gelmek arasında sıkışmaktadır. Bu sıkıntı bazen kalmak bazen kaçmaktır. Tedirginliktir; kendi olma rahatlığının ihtimalinin insanın elinden sürekli kayıp gitmesidir. Tam tuttum derken tutunamamaktır.
Bu kitabın kahramanı Türkiyeli bir Türk. Adı Roni. 12 Eylül rejiminden dolayı kendini sürgün etmiş! On yıla yakın Nijerya Kamerun Gabon Yeni Ekvator Gine gibi ülkelerde bir vatansız olarak dolaşıyor. Kaçak ve hiçbir resmi evrakı yokken hayat hikayesine Lagos'ta ortak oluyoruz... Amacı hapis yatma pahasına Türkiye dışında bir yere sığınmak! Maceralı ve kaçak gemi yolculuklarının ardından Roni Avustralya'nın ''detendion camp''larıyla ve sığınmacılık süreciyle tanışıyor.
Farklı nedenlerden dolayı farklı uluslardan farklı inanç ve kültürlere sahip kadın erkek çocuk yaşlı birçok sürgünün hikayesiyle çarpıcı bir şekilde karşı karşıya kalıyoruz Roni'nin hikayesini izlerken. Kapitalist düzen devletlerinin her yerde doğalarına uygun olarak tek tip davranış göstermelerine şaşırmamalıyız. Bu kamplara keyfi uygulamalar baskı ve şiddete maruz kalmak tutukluluk koşullarının genel kamuoyu tarafından bilinmemesi özgürlük için kaçmak bedenini ortaya koyarak direnmek yenilgiler ve yeniden direnmek... her ''hapishane''de olduğu gibi!
Git / Gitmek ne fark eder / Ah o sürgün / İçinde götürdüğün...
Gel / Gelmek ne fark eder / Ah o sürgün / İçinde getirdiğin...