Yalnız Türkler arasında değil bütün dünya tarafından tanınan Nasreddin Hoca yüzyıllar boyunca ismi çerçevesinde oluşturulmuş fıkralarla sembol şahsiyet haline gelmiştir. Kavuğuyla cübbesiyle kürküyle eşeğiyle dekor olarak bütünleşmiş olan Nasreddin Hoca; çevresindeki insanlarla ilişkisi ve şakacı mizacıyla da Türk toplumunun güler yüzü olmuştur.
Türk milletinin mizah dehasını temsil eden Nasreddin Hoca fıkraları sözlü anlatım ürünü oldukları için ağızdan ağıza nakil vasıtasıyla günümüze kadar gelebilmişlerdir. Bu bakımdan zaman içerisinde Nasreddin Hoca fıkraları değiştirilmiş zenginleştirilmiş ve yarı efsanevi bir hale getirilmiştir. Fıkralarda ders ve ibret verme güldürürken düşündürme esastır. Olayların merkezi kişisi bütün fıkralarda Nasreddin Hoca'dır. Fıkralar olay ve nükte olmak üzere iki bölümden meydana gelirler. Olaylar basit; nükte zarif alaycı ve düşündürücüdür. Nasreddin Hoca fıkralarına dikkat edilirse bencillik bilgiçlik mantıksızlık gözü açıklık gösteriş adam kayırma mefaatçilik yoluna gidenlerin alay konusu edildiği görülür.
Ord. Prof. Dr. M. Fuad Köprülü'nün Nasreddin Hoca adlı eseri aradan bunca yıl geçmesine rağmen Nasreddin Hoca hakkındaki en önemli çalışmalardan biri olma özelliğini korumaktadır. Kitabın içerisinde yer alan manzum fıkralar günümüz gençlerinin ve çocuklarının rahatlıkla anlayabilecekleri bir dille kaleme alınmıştır.