Fıkıh ilmi gerek İslam ilimlerinde gerekse geniş Müslüman kesimlerinde merkezi bir konuma sahiptir. Doğrusu ona ortodoksi niteliğini kazandıran nokta son kertede İslam'ın dünyaya dair tavır alışlarının normatif ilkelerini üretiyor olmasıdır. Esasen fıkhın normatifliğin de ötesinde toplum(lar)la etkileşimi bir arka plan ve zemin olarak içermektedir. Öte yandan toplumsal tabakalaşma açısından alt tabakaların bir konu "caizdir/caiz değildir" şeklindeki hükümlere dikkat kesilmeleri İslam'ın bu tabakalarda neredeyse fıkıhla eşitlendiği sonucuna bizi götürmektedir. Bu her ne kadar belirli ölçüde pragmatizmi beslese de neticede Müslümanların dünyaya dair tavır alışlarının meşruiyet adresi fıkha doğru gitmektedir. Bir anlamda Müslümanların dünyada hareket etmesini temin etmektedir.
Tüm İslam ilimlerinin toplumla kesişme noktaları olmakla birlikte bunlar içinde fıkhın hareketinin toplumun nabzı ile birlikte gerçekleştiğini söylemek mümkündür ki bu durum fıkıh ile sosyoloji arasındaki ilişkiyi vazgeçilmez kılmaktadır. Modern zamanlarda fıkhi arka plana bakmayan bir sosyoloji ile sosyolojiye sırtını dönmüş bir fıkhın Müslüman toplumlarda sağlıklı analizler yapamaması dikkat çekicidir. Özelde sosyoloji açısından fıkıh analizi öncelik arz ettiği kadar ayrıcalıklı bir yerde de durmaktadır. Bu sebeple elinizdeki edisyon kitap "Fıkhın Sosyolojik Anatomisi" şeklinde tesmiye edilerek vücut bulmuştur. Daha önce yine Eskiyeni Yayınları'ndan yayımlanan "Fıkıh Sosyolojisi isimli eserin bir devamı olması hasebiyle "Fıkıh Sosyolojisi II" alt başlığı eklenmiştir.