Firuzan kendisini hapsettiği dünyadan ilham alarak hayatını devam ettiren genç bir kadındır. Kendi odalarında hakimiyet kurduğu aidiyetinin farkına varamaz. Kendisi ve aidiyeti ile çelişir. Aidiyetini aradığı her an kendisine ördüğü kabuklardan habersiz yarattığı odalarda derin ıstırap sancılar çeker. Kabuklar öyle çoktur ki artık önünü göremeyecek hale gelir. Öyle ki babası Cevdet Bey ve sevdikleri kendisine ördüğü bu kabukların arkasında kalmıştır artık. Firuzan gün geçtikçe dev bir karıncaya dönüşmüş ruhunu taşımakta zorlanır. Aidiyetine gitmekten vazgeçip onun kendisine dönmesi için çareler arar. İnsanın her yolu önce kendisi ile kesişmelidir. Var olmak içerisinde netice barındırır ve her neticenin kendine özgü bir yası vardır. Firuzan derin bir uykunun içinde kendi ıstırabından kurtulmanın peşindedir. Kendisine yarattığı ıstırapların kabuklarında yok olacak mıdır? Bu kitap bizlere var olma çabası ile yok olmayı başaran bir kadını simgelemektedir.
İnsan yalnız kaldığı zaman kendi içinde ürer ve çoğaldıkça kendisini tekrar eder tekrar ettikçe azalır ve o zaman var olur.