Avuçlarından umutları dörtnala koştular sevdalarına iki sevdalı. Ne önlerine çekilmiş dikenli tellerden haberdarlardı ne de örülmüş aşılması güç duvarlardan. Aşamadılar o duvarları düştüler kırıldı kanatları unuttular uçmayı. Hep kanatlarına dokunup uçmalarını sağlayacak birilerinin yardımını beklediler durdular. Ta ki o sihirli eller gelip kanatlarına dokuncaya kadar...
...Gençler!.. Onları hiç dinlemeyi denediniz mi? Anlamaya çalıştınız mı? Ya da incelik gösterip empati kurdunuz mu? Değilse sizin bu hatalarınızın kılıcı yaralar onların her bir yanını ve acıtır yüreklerini canlarını. Tedavisi güç yaralar oluşur zihinlerinde yüreklerinde. Dönüşü olmayan hatalara gebe bırakır onları. İşte Halime Türe Ay "Ayperi" adlı romanın gençlerin sorunlarına dikkat çekmek için kaleme aldı. Romanın başkahramanları Ayperi ve Salih kendilerini kimselere dinletemediler sevda çığlıklarını hiç kimseye duyuramadılar masum aşklarını kendi ailelerine dahi anlatamadılar. Aşk bahçelerindeki gülleri birer birer acımasızca kopardılar o güllerin yaprakları kurudu kuruyan yapraklar deli rüzgarların önlerinde bilmedikleri yerlere savruldu azgın akan suların önünde taşlara kayalara çarpa çarpa tanımadıkları çalılara tutundular. Eğer gençliğimiz geleceğimiz diyorsak yazık etmeyelim Ayperilere Salihlere gençliğimize... Gençlerimizin duvarlarını sağlam tuğlalarla özenerek örelim ki güzel bir gelecek bizim olsun.