Laodikya Antik Kenti'ne farklı zaman dilimlerinden harika bir gezintiye çıkacaksınız. Kente emaneti gibi bakan insanların arasında büyüyen Selin harabe şehrin kalıntılarından ona yeni bilgiler fısıldayacak anların peşinde koşan bir arkeolog olarak karşımıza çıkmadan evvel onu herkes gibi bir insan olarak resmetmemize izin veriyor. Merak eden ve bu merak dürtüsünün peşinden giden biri olarak çıktığı macerada kendinizi onunla özdeşleştirmekte zorlanmayacaksınız. Böylelikle çözülmesi gereken tüm gizemlerde hatta hayatın önümüze çıkardığı taşlarla mücadele de tüm o unvanların bize yüklediği sorumlulukların ötesinde insan olmanın yeterli olduğunu bir kez daha fark edeceksiniz. Geçmişten bugüne değişmeyen sorunların ruhunuza yükleyeceği çaresizlik hissine karşı hazırlıklı olun.
Laodikya Antik Kenti'nde gelen misafirleri ağırlayıp onlara rehberlik eden ve zaman zaman şehirde yeni buluntularla ilgilenen dedesi Osman Ali Bey ve ekibiyle tarihin içinde günlerini geçiren Selin elinde antik kentin haritasıyla gezinirken ölü bir kent gibi görülen bu şehirde taptaze bir enerji hisseder. Bu tazeliği keşfetme dürtüsü onu şehrin sokaklarında rutinleşen gezintilere zorlar. Bir gün caddelerden birinde yerde uzanan esrarengiz taşlarla karşılaşır. Bu taşları büyüsü doğanın sesleri bir anlık kafasında bir karışıklık yaratır ve onu hayalini dahi kuramayacağı bir dünyaya çeker. Bu onu tarihin derinliklerinden gizemli biriyle tanıştıracak fark edemediği bir yarıktı. Acaba bu yarık ona Tavşan Deliği'nden düşen Alice'inki gibi büyüleyici maceralar ve alınması gereken dersler sunacak mıydı?