Yunan'ın merkezi İstanbul'da olan Bizans-Yunan İmparatorluğu düşü ya Yunan kültürel ve ekonomik egemenliği sağlanıp Osmanlı'nın içten yıkılmasıyla ya da dışarıdaki Yunanlıların üzerinde yaşadıkları toprakları almasıyla gerçekleşecekti. Çünkü İstanbul Yunanistan'a kuvvetli bağlarla bağlanmadıkça Yunan milleti ülküsüne erişemeyecekti. Pontus'da kurulacak devlet ise Ermensitan ve Gürcistan'la işbirliği yapıp İslamlığa ve gerektiğinde Rus emperyalizmine karşı sağlam bir engel oluşturacaktı. İngiltere'nin hesapları ise düşten öteydi.
6 Ocak 1920'de İngiliz Bakanlar Kurulu'na sunulan ''Yakın Doğu ve Anadolu Projesi'nde neler yoktu ki; Türkler İstanbul'dan çıkarılınca yeni Türk devletinin başkenti Konya mı Bursa mı olmalı Sultan'a İstanbul'da İslamlığın Vatikan'ı gibi özel bir bölge verilmeli mi Türkiye'nin siyasal merkezi ayrılmalı mı Ayasofya Camii; kilise mi camii mi yoksa bir müze mi olmalıdır?...
İngiltere'ye göre Paris Fransız Londra Britanyalı Roma İtalyan'dı ama İstanbul Türk değildi. ABD de yıllarca süren incelemelerden sonra Türklerin Avrupa'daki varlıklarına son verilmesi gerektiğine inanmıştı... Bu büyük projeler birleşmiş 20. yüzyılın süper gücü İngiltere'nin başbakanı Lloyd Goerge Yunanistan'a ''Çölleri aşması kayalardan toplanmış kudret helvasıyla yaşaması ve bugünün çetin sınavından geçmesi halinde 'Vaad edilmiş Topraklar'ı kazanabileceği'' taahhüdünde bulunmuştu.