İmgelerden ötürü bir yaşamı sürdüğümüz bilinen en büyük gerçeklerdendir; Jung'un ruhbilim yaklaşımı da temel olarak bu imgeler bütünüdür.
Sinema için "ruhbilimsel bir araçtır" ifadesini rahatlıkla kullanmak mümkündür; beyaz perde izleyicinin hareketsizliği ve karanlıkta oluşu sebebiyle yoğun bir ses etkinliğini de katarak görüntüyle odaklanmamızı sağlayıp izdüşümlerin ruhbilimsel bir süreç oluşturmasına yol açar.Bir anlamda seçtiğimiz filmde yansıyan bizim ruhsal portremiz ile ilintilidir.