İlhamın anasıydı aşk babasıydı kundaktaki süt kokan bebeğiydi... Elbette ki şiirler sabah aç kalbine aşk ile beslendi. Elbette ki etin kemiğe tutunduğu gibi aşka tutundu. İlahi aşka gerçeklik yurdunun sahibine varlığının başlangıç noktası olmayana yaslandı.
Ah ne de güzel idi aşk ile acıyı şekeri çaya katar gibi yazmak.
Aşkı yazmak en sevdiğin kahveyi yüzünde meymenet olan bir garsondan alıp da şehrin çılgın ışıklarının suya yansımasının
dans edişini izlerken yudumlamak gibi sen yanına sonbahar şiirlerini iliştirsin garson da kahvenin yanına bir adet kurabiye...
Aşkı yazmak altını işlemektir benim için.
Sevgili arkadaşım şiir ben bir yolculuğa çıkıyorum yazdıklarıma iyi bak olur mu? Beni merak etme. Ben yalnız değilim ki ilham var madenler var atölyenin müşterileri var aşıklar var gidiyoruz aşka doğru.
İçselleştirmek lazım dizeleri bazen defalarca okumak altını çizmek hatta kalbe kazımak.
Şiir güzelliktir. İnsanın duygularını düşüncelerini içsel göçebe hallerini elekten süzerek biriktirdiği madenin işlenmiş halidir.