Türk modernleşme tarihi üzerine yapılan çalışmalar meselenin ideolojik boyutunu yeterince incelememiş; dolayısıyla yapılan yeniliklerin arka planını tam anlamıyla ortaya koyamamıştır. Osmanlı Devleti'nin Avrupa karşısında geri kalmasının ardından ayakta kalabilmek adına başlatmış olduğu yenilik hareketleri aynı zamanda modernleşme çabası olarak adlandırılmakta ve modernleşme olgusunun sahip olduğu bütün dinamikleri de içermektedir. Modernleşme çabası bir anlamda eskinin veya mevcut halin/düzenin değiştirilmesi faaliyeti olduğu için işin doğasında olan bir dirençle karşı karşıya kalmıştır. Bir taraftan modern olarak idealize edilen Avrupa'ya ayak uydurma öte yandan geri kalmışlığın sorumlusu olarak nitelenen değer ve anlayışların eleştirisi olarak işlev gören modernleşme çabaları taraftar bulduğu kadar tepkiyle de karşılaşmıştır.
Muasır medeniyetlere ulaşma gayreti ile sahip olduğu öz değerleri kaybetmek istemeyen iki grubun temsil ettiği ideolojinin ironik mücadelesini konu alan bu eser aynı zamanda bu iki ideolojinin içinden doğan bir üçüncü ideolojinin varlığına da vurgu yaparak yenileşme tarihinin felsefi analizini ve günümüze dek uzanan modernleşme çabalarının tartışmalı yönlerini aydınlatmayı hedeflemektedir. Bu yönüyle modernleşme tarihinin ideolojik yönden incelenmesi ve felsefi yönden analizini içeren eser Türk yenileşme tarihine farklı bakış açılarından bakma idealini taşımaktadır.