Tek başına beşerî bilgiyle ulaşılamayan bizzat bilinemeyen görülemeyen elle tutulamayan her şey aslında insanın kendi öz bilgi tecrübe ve kaynaklarının dışında daha başka asıl kaynaklara dayanma ihtiyacı duymaktadır. Bu noktada tahrife uğramamış tek ilâhî kitap oluşu Kur'ân'ı gayb konusunda değişmez ve kesin mercî kılmaktadır. Buna göre önemi inanç sisteminde bulunduğu konumundan da anlaşılan meleklerin ve varlıksal anlamda melek tasavvurunun mesnetsiz bilgilerden uzak ve doğru bir şekilde ifade edilmesi gerekir. Bu da Kur'ân-ı Kerîm ve sahih hadisler bağlamında konunun ele alınması ile mümkün olacaktır. Bunun haricinde tahrif edilmiş kaynaklardan gelecek bilgiler melekler hakkında olması gereken sahih anlayışa bir katkı sağlamayacağı gibi zihinleri haktan uzaklaştırarak bâtıl ve yanlış düşüncelere yöneltecektir.
Bu çalışmanın temel konusunu duyusal olarak tecrübe edilemeyen varlığı rûhî/soyut olan melekler oluşturmaktadır. Kendilerine has ontolojik özelliklere sahip olan belirli görev ve sorumluluk dahilinde hareket eden melekler bu çalışmada Kur'ân'da haber verildiği şekliyle ve tefsir ilminin sunmuş olduğu veriler çerçevesinde ele alınmaktadır.