Tom Stoppard ve Ludwig Wittgenstein biri tiyatro alanında diğeri de felsefe alanında yaşadıkları çağın en büyük isimlerindendir. Felsefe tarihini birbirinden farklı iki yaklaşımla derinden sarsmış olan Wittgenstein anlaşılması güç bir düşünürdür; bu durumun kendisi de farkındadır. Tractatus'u gönderdiği editörden okuduklarını anlamayıp ona kızacak okurların duygularını ifade edebilmeleri için kitabın sonuna boş sayfalar eklemesini talep etmiştir. Benzer şekilde Stoppard da savaş sonrası İngiliz tiyatrosunun politik oyunlarını izlemeye alışmış seyirciler tarafından anlaşılması güç bir yazar olarak değerlendirilmiştir. Bunun nedeni Stoppard'ın oyunlarının ardında yatan felsefi bakış ve dil oyunlarıyla
örülmüş anlatım tekniğidir. Yaşamı boyunca felsefe ve dil arasındaki ilişkiye odaklanan Wittgenstein'ın Tom Stoppard'ı etkilediği çok açıktır. Wittgenstein'ın felsefe-filozof-gündelik dil dolayımında kurguladığı ölçütler oyun- yazar-gündelik dil bağlamında Tom Stoppard tiyatrosunda varlık bulmakta ve bu durum yazarın oyun metinlerini kaleme alırken Tractaryen bir dünyayı yansıtmasıyla ve dil oyunlarına sıklıkla başvurmasıyla sonuçlanmaktadır. Bu çalışmanın amacı Wittgenstein'ın Tractatus'ta ve Felsefi Soruşturmalar'da yaptığı gibi bir sınırlandırma ve çizilen sınırı aş(ma)ma girişimidir. Amaç Tom Stoppard tiyatrosuna konumlanan Wittgenstein izlerini sürüp Rosencrantz ve Guildenstern Öldüler Akrobatlar Kasti Faul Dogg'un Hamlet'i Cahoot'un Macbeth'i ve Gerçek Şey oyunlarının felsefi arka planını açığa çıkarmaktır. Bu anlamda çizilen sınır Wittgenstein felsefesi onun resim teorisi ve dil oyunları kuramıdır. Oyunlar incelenirken Wittgenstein sınırını aşan noktada üzerine konuşulmaması gereken bağlam olacağı için susmak tercih edilmiştir
"Söylenebilir ne varsa açık söylenebilir; üzerine konuşulamayan konusunda da susmalı." Ludwig Wittgenstein
"Konuşamıyorsak bu kesinlikle sessiz olduğumuz anlamına gelmemeli." Tom Stoppard