Kızlar telaşla kapıya koşunca ne görsünler? Kapının içerden kolu yok yalnızca dışardan açılabiliyordu.
Güneş yerden yüksekte duran pencereyi gösterip: Şuraya tırmanabilirsek oradan geçen birine sesimizi duyurabiliriz dedi.
Nisan: Annem duyarsa beni boğacak!
Lina: Benim de bağırsaklarımı dolduracak.
Güneş: Ne oluyor yahu! Korku romanı mı yazıyorsunuz?
Lina: Sizin evin yasaları korkutucu değil galiba...
Güneş: Çocuğuz ve merak ettiğimiz için girdik.
Nisan: Size okulda öğrettiler mi yoksa?
Güneş: Neyi?
Nisan: Merak etmeyi!
Güneş: Ay ilahi Nisan! Şimdi üzerinde dengede duracağımız bir şey bulabilirsek üstüne çıkıp pencereden bağıracağım.
Lina: Hayır! Yani bağır ama fazla değil. Bizimkiler duymasın.
Güneş etrafına bakınıp sehpa ile masa arasında bir şey bakınırken sandığı fark etti: Hadi yardım edin şunu pencerenin altına çekelim.
Üç kız sandığı tutarak pencerenin altına çekmeye çalıştı. Çekince altta kalan bazı minik kalorifer böcekleri etrafa kaçışırken Güneş: Ahh! Elime iğne gibi bir şey battı dedi.
Masanın bir kıymığıydı. Kıymığı tırnağıyla çekerek çıkarttıktan sonra sandığı pencerenin altına doğru sürüklemeye devam edip sonunda başardılar.
Güneş hemen sandığın üstüne çıkıp pencereye kafasını uzatarak: Heeey! diye bağırdı. "Yardım ediiiin!"