"Aşkımı ve acılarımı gömmek istediğim şu ıssız dağların ortasında bir gün onunla karşı karşıya geleceğimi hiç hatırıma getirmemiştim. Artık anlıyorum ki mücadele benim için kadermiş. Silahım ve müdafaa vasıtam da ancak tahammül feragat ve irademdir."
Fikret aşkı ile etrafındaki insanların mutluluğu arasında sıkışıp kalmış genç bir kadındır. Eserin yazıldığı dönemin toplumsal yargıları da göz önüne alındığında Fikret'in ne kadar çaresizlik içinde olduğunu ve çevresine olan sorumlulukları eksiz yerine getirse dahi imkânsız aşkının onu nasıl bir sona götürdüğünü bu eserde göreceksiniz.
Güzide Sabri'nin yazdığı okurları tarafından her dönem beğeni alan bu kült roman iki defa beyaz perdeye aktarılmış ve sonraki dönemlerde yazılan birçok aşk romanını da etkileyerek öncü olmuştur.