Wallace Stegner'ı düşününce bize adalete olan açlığını ve olasılıklara olan sevgisini sunan bir adam aklıma geliyor. O insanın gelişme çaba gösterme hata yapma küçük muhteşemlik anlarında yükselme ve "inatçılıkta" şahsi bir kurtuluş bulma arzusunu tanıyan terk etme
dürtüsüne uymak yerine kalmayı seçmenin kıymetini bilen bir yazar. Dingin Liman bir aşk hikâyesi; heyecan verici diyaloglar ve eylemler yerine özel hayatları keşfe çıkan bir hikâye. Hiçbir yabancı evliliğin iç dünyasını bilemez. Bu çiftler arasındaki en büyük sırlardan biridir. Aşk arayışı her zaman devam eder ve trajiktir ki sonsuza dek elimizden
kaçar. Hayal gücümüzse hayatlarımız yetersiz kaldığında devreye girer... Wallace Stegner'ın kelime kelime perde perde işlediği bir dram bu. Hafızanın ördüğü içsel bir gerginlik geçmişe ve geleceğe kurban olduğumuzda bizi yiyip bitiren "keşke"ler ve "ya şöyle olsaydı"ları da
içeren bir öykü.
Wallace dünyada iyi ve adil olanı aramaktan hiçbir zaman vazgeçmedi. Onu özlüyorum. İstikrarlı sesini duymanın yanı sıra mantıklı asabiyetini aklını boş jestleri ve yalanları kırıp geçiren sıradışı bilgeliğinin özlemini çekiyorum. Ama onu nerede bulacağımı
biliyorum; kitaplarının sayfalarında yaşıyor.
Terry Tempest Williams