Bıçağın ucu parlar gecede...
Sesten sessiz hayırdan habersiz Eyüp. Hali yaman bakışları haram Eyüp. Soluğunu tutuyordu tedirgin sonra bırakıyordu cesaretle. Emin adımlarla yürüyordu gecenin karanlığında. Başkasının sonunu kendi elleriyle getireceğini düşünüyor ancak kaderi peşinden geliyordu o sıra. Bir niyet ki içinde sırtlan bile ondan halis kalıyordu. Şereften şerefsiz güneşten nasipsiz -öyle bir hal üzereydi ki- yaşayacaklarından habersiz.
Sırtını surlara dayamış çekicini beline gelin kolu gibi dolamış Yahya'nın atası İbrahim Usta. Pazuları taşa çalmış soluğu havada donmuş ki üzerine kan sıçraya gecede. Arkasını dönse belki görecek ölümün ona kucağını açtığını ama görmüyor. Kendi için gecenin değil sabahın ayan olacağını bilmiyor İbrahim Usta. Bir küçeden dönse hemen kaybetse izini kurtulur mu feleğin başına açacağı işten?
Öyle ince adımlarla yürüyor ki dal kırılmıyor ayağının altında öyle sessiz yürüyor ki ses duyulmuyor sesinin altında. Yüzüne sardığı poşusu utanıyor sanki ondan bir de döşünü̈ kapatmayan gömleği. Bir süzülüyor ki gecede gökte uçan şahin havada durmaktan usanıyor adeta. Adaletin hele ki hükümdarın gizli eli casus Ape Süleyman. Bir heybetle sığınıyor geceye sanki gece kıskanıyor bu heybetli cüssesini. Aman vermeksizin bir takipte gecenin eri onurun ve şerefin evi Ape Süleyman. Adım adım takip ediyor yeri göğü̈ ve de diğer adımları.