"Evet onlar da insandır! Pavlenko'lar İvan'lar Kostyük'ler Vasil Dimitroviç'ler Stepan'lar belki bunu gülünç görecekler; ama nasıl görürlerse görsünler ben eserimi tekrar sakin bir dua ile bitirmek istiyorum. Romanımı kapatırken: "Tanrım!" diyorum. "Onlar da insan! Kendileri gibi başkalarının da insan olduklarına inandır onları!" Ötekiler o hayvan gibi sürülüp götürülenler... Onlar da insandı!"
Yukarıdaki satırlar Cengiz Dağcı'nın Onlar da İnsandı adlı romanının son paragrafıdır. Bu satırlarda Kırım Türk-Tatar halkının İkinci Dünya Savaşı sonunda hayvan vagonlarına doldurularak Sibirya buzullarına Özbekistan çöllerine sürülmesinden sonra onların boşalan evlerine yerleştirilen Ruslar gibi o sürülenlerin de "insan" olduğunu hatırlatır Dağcı. Romanları hikayeleri şiirleri ve günlük/hatıraları ile Cengiz Dağcı sadece romancı hikâyeci ya da şair değildir. O bir modern destan yazarıdır. İkinci Dünya Savaşı'nda Sovyet ordusunda Almanlara karşı savaşırken esir kamplarında Alman askerlerinin zulmü altında hayatta kalmaya çalışırken Türkistan Lejyonunda oradan oraya savrulurken ölmemiş olmasını kendisinin Kırım Türk-Tatar halkının başına gelenleri yazmakla görevlendirilmiş bulunmasıyla açıklar. Her insan ömrü boyunca kaybettiğini arar; Dağcı'nın kaybettiği milletinin kaybettiğidir aradığı da milletinin aradığıdır; yani Kırım! Büyük sanatkârlar kolektif bilinçdışının temsili olabilenlerdir.