Yüce bir gâye ve sağlam bir hikmet gözetilerek yaratılan insanın dünya dediğimiz şu âlemde umumi ve nihâi temel iki görevi vardır: Yalnız Allah'a kulluk ve bu kullukta O'na hiçbir varlığı ortak ve denk tanımamak. Birincisini yerine getirmek tevhîd manası taşırken ikincisini yerine getirmemek şirki gündeme getirir. Dinin özünü ve esasını oluşturan tevhîd Allah'ın ilk emri iken bu özün zıddı ve yıkıcısı olan şirk Kur'ân'da yasaklanan ve aftan istisna tutulan ilk edimdir. İslam ve islam'ın özü olan tevhîd "Allah vardır ben de Müslümanım" sözüyle tahakkuk edemeyeceği gibi şirk de sadece Allah'ı inkâr etmek veya puta tapınmakla vukua gelen bir olgudan ibaret değildir. Bilakis tevhîdin olmazsa olmaz kaideleri şirkin de bin bir çeşidi vardır. İslam'ın bu en temel ve son derece nazik prensibine rağmen bugün öyle bir algı ve hâkim düşünce vardır ki dinden çıkmak adeta mümkün değildir. Hâlbuki en başta Kur'an ve Sünnet olmak üzere dinin temel kaynaklarına inildiğinde durumun hiç de böyle olmadığı anlaşılıyor. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de yolun meşakkatini hafifletmek adına söylenen yanlış bir sözün bile kişinin inancını mahvettiği görülmektedir (Tevbe 66). Elinizdeki kitapta söz konusu temel ve nazik prensibin günümüzdeki gerçeği ve bunun zıddı olan şirkin güncel versiyonları ve izleri Kur'an ve Sünnet temelinde incelenmiş; bunlarla iç içe olan bazı önemli konular da günümüzdeki olay veya durumlarla bağdaştırılarak sağlam kaynaklar ışığında enine boyuna incelenmiştir.