Ebû Hayyân et-Tevhîdî: Sûfîlerin şeyhi edîplerin filozofu filozofların edîbi... Yâkût el-Hamevî onu bu şekilde tarif eder. Felsefî kişiliğinin yanında çok önemli özelliklerinden biri tasavvufa olan ilgisidir. O küçük yaşlarından itibaren sûfîlerle ilgilenmiş hayatı boyunca da tasavvufî çevrelerle olan irtibatını kaybetmemiştir. Bu sebeple sûfîlere hayranlık duymuş ve onlara her yönüyle benzemeye çalışmıştır. Fakat tüm bunlara rağmen ömrünün son zamanları hariç Tevhîdî'yi klasik manada bir sûfî olarak nitelendiremiyoruz. Çünkü hayatı boyunca çelişkiler bir türlü peşini bırakmamış olmak istediği kişi ile yaşantısı arasında sürekli gerilimler meydana gelmiştir. Anlayabildiğimiz kadarıyla sorularına cevap bulduğu iç sıkıntılarını giderdiği çelişkilerini ortadan kaldırdığı ve hayatında tam bir vahdeti elde ettiği dönem yetmiş yaşından sonra başlamıştır. Bu dönemde ömrünün tevbesi olarak kabul edilen dua davet derin muhasebe ve tasavvufî bir eser olan el-İşârâtü'l-ilâhiyye'yi kaleme almıştır. Tevhîdî eserinde tasavvufu gidilmesi gereken bir yol sûfîleri rehber ve kendisini de ârif garîb sûfî olarak kabul eder. Binaenaleyh bu çalışma İşârât isimli eserinden hareketle Tevhîdî'nin tasavvufî yönünü ortaya koymak amacıyla hazırlandı.