1945 yılının Nisan ayı ortalarında Hitler'in Nazi İmparatorluğu topyekûn yok oluşun eşiğindeydi. 1939-40 yıllarının Yıldırım Harbi ile bütün Batı Avrupa'yı dize getiren Alman diktatörü kaderiyle kumar oynayarak 22 Haziran 1941'de Sovyetler Birliği'ni istilaya girişmiş fakat o yılın sonunda Moskova'da ertesi yılın sonunda da Stalingrad'da uğradığı ağır yenilgiler neticesinde zafer şansını tamamen kaybetmişti. 1943 yazında Kursk'ta son bir Alman teşebbüsünü durduran Kızıl Ordu ardından Nazi işgalcileri SSCB topraklarından atmak ve Berlin'e girip Hitler tehdidini sonsuza kadar ortadan kaldırmak üzere amansız bir karşı taarruza girişti. SSCB kendi kaynaklarının yanında İngiliz ve Amerikalı müttefiklerinin de yardımlarıyla her geçen gün gücünü artırırken Almanlar her yenilgiyle biraz daha zayıflıyorlardı. Batılı Müttefikler 1944 yazındaki Normandiya çıkarması ile Avrupa'yı Nazi işgalinden kurtarıp Almanya'ya girerlerken Kızıl Ordu da eşzamanlı taarruzlarla Belarus'u Balkanlar'ı ve Polonya'yı kat ederek Alman başşehrine gelip dayandı. Stalingrad savaşını da Osprey yayınları kapsamında ele alan Peter Antill bu sefer Kızıl Ordu'nun Berlin'e yürüyüşünün ve son Alman direnişinin sürükleyici tarihini masaya yatırıyor. Çok sayıda harita ve görsel ile destekli eseri Nazi İmparatorluğu'nun son çırpınışlarını canlı bir dille tasvir ederken doğaçlama şehir savaşı taktiklerini de inceliyor. Antill ayrıca Berlin'in düşüşü ile Soğuk Savaş'ın başlangıcı arasındaki bağlantıların da bir muhasebesini okuyucuya sunuyor.