"Verenin üstünlüğünün yaptırım gücünü bildiğimizden dolayı birisi bize karşılıksız bir şey verdiğinde biz de benzer bir muhasebeye düşeriz. Hemen bir şüphecilik başlar: Durduk yere neden böyle bir iyilik yapılmıştır? Minnetin muhasebesi kadar minnetsizliğin de muhasebesi yapılır. Karşılıksız kalmamalıdır hiçbir iyilik. Ancak kuşkulanarak kendi niyetimizi bir anda belirsiz hâle getirdiğimizden ötürü karşıdakinin niyetinden de şüpheleniriz. Bu şüphecilik bizi kötü niyetli yapmaz ama iyi de değildir. Sadece koşulsuz vermenin doğasına inanmayız."
Söylemlerimizdeki belirsizliklerin yarattığı tedirginliği şüpheyi ve gerginliği bilhassa da ikili ilişkilerin dinamikleri üzerinden ele alarak yazın dünyamızdaki en temel boşluklardan birini dolduran Belirsiz Niyet Üzerine verdiği örnekler yaptığı tespitler ve geliştirdiği tezler ile herkesi hem kendisinin hem de gündelik yaşamdaki muhataplarının niyeti hakkında düşünmeye ve her bir niyetin derinlerinde yatan gerekçeleri sorgulamaya teşvik ediyor...