"Gece nereye giderseniz gidin siyahtır. Ve acının tek bir rengi vardır; kurşuni... "
Ante
Bedenimi ısıtmanın bir yolunu buldular. Ancak ruhum üzerinde soluklandığımız buz kütleleri kadar soğuk ve devinimsiz. Beni izlediğin anları anımsadığımda belleğimde belirenlerin birer sanrıdan ibaret olduğunu bile bile elimi uzatıyorum. Ah Ante dokunamıyorum. Sınandığım şey acıyla yoğrulmuş devasa bir boşluk. O boşluğun ucunda bir bez bebek gibi sallanıyorum.
Bedenimi kurtarırken ruhumu esir eden anahtarı heybende götürdüğünü biliyor musun? Belki de bir yerlerden dudaklarında düzmece bir tebessümle beni izliyorsun.
Buradayım. Her gece ay ışığının altında durup yaşadıklarımızla baş etmeye çalışıyorum. Beni o dipsiz mezara nasıl diri diri gömdüğünü sonra parmaklarınla kazıyarak nasıl çıkardığını düşünüyorum.
Hiç kimse inanmıyor; karanlık gözlerini üzerinden ayırmadığın ay yeniden kızarıyor. Hiç kimse görmüyor; ay oluk oluk kanıyor. Ante alnımdaki yara izi sızlıyor onca zamandan sonra zihnim ilk kez kokunu duyumsuyor.
Ve yabancı bir ses fısıldıyor beni çağırıyor;
"Ayın kayıp meleği seni bekliyorum. "