"Uyan anne uyan bir filmin içinde değiliz bir roman konusu değiliz uzak zamanlara ait kötü bir hikâye masal efsane her neyse onlar da değiliz... Biz bunları yaşadık çırılçıplak hakikat bu. Bunları dinlemeye dayanabilir misin? Sen dinlemesen de dinleyenler çıkacaktır anlattıklarıma inananlar olacaktır bu kadar sert bu kadar yakıcı cehennem kadar azap verici bu gerçeklikle yüzleşmek isteyenler olacaktır mutlaka. Bir insanın ne kadar ileri gidebileceğini kötülüğün bir sınırı olmadığını anlayanlar olacaktır."
Başüstü Mahallesi'nin içine kapalı ağırbaşlı yüzünü Tanrı'ya dönmüş Ongun Apartmanı'na içgüveyi olarak gelen Sıddık her şeyi geri dönülmez bir biçimde değiştirecektir. Bütün aile hatta bütün mahalle bu karanlık gizemli adamın günaha çağrısının peşinden gidecektir. İnsanlar büyülenmişçesine Sıddık'a itaat edip onun kurduğu dünyada hazzın günahın suçun tövbenin inkârın iç içe geçtiği bir hayat sürdürürken mahallenin genç imamı İsmail de her yeri saran çürümüşlüğün ve yıkımın kaynağını bulmaya çalışacaktır. Bu sofuca günahkârlığa bir son veren de kutsal kitapların kurban hikâyesini tersine çeviren oğul İshak olacaktır.
Cem Kalender Palu ailesinden yola çıkarak yazdığı bu romanda toplumun ve bireyin çürümüşlüğünü gözler önüne seriyor.