"Kaç kalantor müşteri ona bu evden ayrılmayı bu hayattan uzaklaşmayı teklif etmiş hatta kaç erkek onu tövbekâr olduğu takdirde nikâhla almaya kalkışmıştı.
Her defasında Gülten reddetmişti.
Bir erkeğin peşine takılıp gitmek ha!
Hayır o bunu hayatında bir tek defa yapmıştı. Ve bu gidiş onu işte bir umumhaneye kadar sürüklemişti."
Fosforlu Cevriye gibi bir seks işçisi Gülten. Eskişehir Genelevi'nin en yaşlı seks işçisi. Suat Derviş Gülten'in Şevkiye olduğu ilk gençliğine gidiyor ve onu İstanbul sokaklarından Eskişehir'e sürükleyen olayları sırasıyla anlatıyor. Klişe bir "kötü yola düşme" hikâyesi değil bu. Yukarıda da söylediği gibi Şevkiye kurban değil Gülten olmayı bir anlamda kendisi seçiyor.
Suat Derviş'in 1950 ve 1964 yıllarında iki defa tefrika edilen bu eşsiz romanı gariptir ki yazarı tarafından bile hiç anılmamış. Oysa okuyunca göreceksiniz Suat Derviş'in en önemli değerli ve dikkat çekici metinlerinden biri.
Karin Karakaşlı da romanın hemen ardında yer alan "Şevkiye-Gülten'in Üçüncü Doğuşu" başlıklı yazısında "Hayatın en beklenmedik hamlelerine yer açan Suat Derviş bize hakiki bir insan hikâyesi bahşetmiş. Şevkiye'yi ve Gülten'i onun ömrüne sığan bütün bu insanları tanımak pek çok farklı hayat ihtimaline iliğinden bakma fırsatı bulmak demek. Bu fırsatı değerlendirdiğimizde misliyle çoğalacağız. Bir roman bundan daha fazla ne yapsın zaten?" diyor.