Üzülüyor çünkü insan olmayı tamamlamışların üzülebildiğini ona yaşadıkları öğretmişti. Yine de şu cümlelerin ne anlama geldiğini biliyordu. "İnsan türünün acımasız bir geleneğidir; kendisini yarattığı canavarına yok ettirir. Böyle bir canavar yaratmak istemiyorsan ve neyi anlamak istiyorsan o tarafa bak. Her anlamak istediğinin hayatta bir yeri vardır. Hayat böyle buyurur. Aynı hayat en derin tuzakları sana hazırlayanların senin kendini gözlerine değersiz gösterip pervasızca fedakârlık yaptığın insanlar olduğunu söyler. O tarafa bak hep."
"Yüreğinin nasıl yandığını hissedebiliyorum..." dedi sonra "insanların sahte iyi niyetlerinin altında küçük düşürmek istediklerine saldırttıkları vahşi bir tarafları vardır... insanın içindeki bu hayvanı dışarıya çıkarabilseydik tüm yeryüzü hayvanları ona saldırır kendi türünden kabul etmezlerdi."
Kimi belirlemeleri daha önce yayınlanmış eserlerinin derinliklerinden oluşan ve aslında tamamı iç dünyaların duyulmamış seslerini tasvir eden yazarın İnsanın Kendi Kıyısı adlı bu yapıtı insanın geçmiş ile gelecek arasındaki iletişimsizliğine bir köprü görevi görüyor. Başkalarının önlerine koydukları hayatları yaşamak zorunda bırakılanların acı ve derin yaralarla dolu hikayelerinde ve elbette heyelanlarında her insanın kendisini içinde bulacağı bir cümle vardır.