ben unutuyorum ama taş unutmuyor asla suda sektirilişi
çünkü taş biliyor ki su hep aynı hevesle zıplatacak onu göğsünde
ve su biliyor ki hiçbir şey canlı kalmayacak istese de üstünde
dip denen garip ve gri bir adresi var şu biçimsiz dünyanın
her taş bilerek doğar günün birinde kum olacağını
bu yüzden hep tarifsiz bir sancı gibi taşır çölünü içinde
unutmayı öğrendiğimi bile şehvetle unutmuşken
amaçsız savaşlar girdi araya
takvimler ekinokslar döngüler
kızdırılmış cemreler döküldü üstümüze kalenin burçlarından
öyle bir çağa denk geldik ki lirizminden soyundu insanlık
ve ben çoktan unuttum
okul harçlıklarına sığan bakkal mutluluğunu