Yabancı düşünce sistemleri Türk yönetim düşüncesi üzerinde hemen ilk bakışta seçilecek kadar etkilidir. Bunlar son iki yüzyıllık sürede bugünden geriye doğru gidildiğinde İngiliz-Amerikan Fransız ve Alman olmak üzere üç halkalıdır. Üç halkanın kendileri hakkındaki bilgilerimiz üzüntü verecek kadar kısıtlı ve gerçekten bölük pörçüktür.
Kitap yönetim olgusunun kuram ve yöntem sorunları üzerine yaşanıp tamamlanmış büyük bir tartışmayı öğrenmemizi ve bu büyük tartışmayı özenle irdelediği için üzerinde düşündüğümüz konularda kendimizi sınamamızı sağlıyor.
Lorenz von Stein tarihin konusu olmuş değildir. Aksine 20. yüzyıla doğru Amerikan yönetim düşüncesi için nasıl esin kaynağı olmuşsa yaşadığımız yüzyılda da bu güce sahip görünmektedir. Stein'ın devletin eylemdeki halini yönetmek olarak belirlemesi kendi başına önemli. Devleti zamanının çoğu hukuk felsefecileri gibi gerçekte değil yalnızca fikirde olan şey olarak görmeyi reddetmesi devlet olgusunu gerçekliği içinde araştırma daveti de öyle. Devlet incelemelerini siyaset felsefesinin ön-kabullerinden kurtarıp hukukun normlar dünyasına hapsetmeye karşı duruşu yürüttüğü tartışmalardan çok şey öğrenebileceğimizi gösteriyor.
İlginç olan şu ki Stein kendi ülkesinde yitiren taraf iken Atlantik'in öte kıyısında daha sonra devlet başkanı olacak Woodrow Wilson tarafından 1887 yılında adı anılıp görüşleri yüceltilen biri. Prusya'nın kameral bilimleri ve daha sonra Stein'ın görüşleri Wilson'a göre Amerika için en güçlü kaldıraçtır. Amerika'nın Avrupa hukuk mirasına değil kameralizm ve devlet bilimi mirasına yaslandığı açıktır. Amerika Birleşik Devletleri 1870'lerde başlayan ilerlemeci (progressive) felsefe ve reformcu hareket önderliğinde bilimsel yönetim ve örgütlenme çağına böylece giriş yapmıştır. Avrupa'nın ise bu mirası reddedip 'hukuk' etiketli yola girdiği zaman dünya hegemonyası iddiasını Amerika lehine terk ettiği tarihsel bir gerçektir.
Türkçe alanyazında Stein'ı çok az sayıdaki metinde anılıp geçilen bir yazar adı olarak görebildik. Stein'ın hiçbir yazısı Türkçeye çevrilmemiştir; üzerine yapılmış herhangi bir değerlendirme de yoktur. Bu kitapla Almanca okuma becerisine sahip olmayan uzmanlara ve devlet üzerine düşünmeye meraklı olanlara geniş görüş açılı yeni bir pencere açılmış bulunuyor.