İslam tarihindeki ana akım düşünce okulları öncekilerin anlam arayışının bir tezahürü olarak görülmelidir. Bu okullara dair yazılan yüzlerce ilmî çalışma da temelde bizim anlam arayışımızın ortak bir sonucudur. Kelâm felsefe ve tasavvuf disiplinleri hem anlam arayışının sonucu olarak hem de bu arayışı yapacağımız mecra olarak öne çıkmaktadır. Farklı ilkeleri esas almak suretiyle birbirinden ayrışan bu disiplinlerin insanlığa sunduğu dünya görüşü ve dolayısıyla "anlam" da farklıdır. Bu farklılaşmada insanın alâmet-i fârikası olan aklın ve aklî bilginin yerinin tespiti son derece önemlidir. Bu kitabın gayesi anlam arayışımız sürecinde akla biçilen rolü ona tanınan alanı aklın mistik bilgi karşısındaki mağlubiyetini ve düşünsel boyutta vardığımız noktayı bir resim şeridi gibi okura sunmaktır.