"Burada elimizden kayıp gitmeyen bir yer mi bulacağız? Kalırsa da kötü niyetli bir cazibeyle bizi kendine çekmeye mi çalışacak? Yoksa güverteye yaslanıp kıyıların süzülmesini izleyerek sonsuza dek ilerlemek zorunda mı kalacağız?"
Hiçbir Yere Yolculuk hayatlarındaki uğraşlardan bunalan Urien ile yol arkadaşlarının cesaretlerini kanıtlama amacıyla imkânsız görünen bir hedefe doğru çıktıkları mitolojik deniz yolculuğunu konu alıyor. Sargasso Denizi'nin sakin sularından Kuzey Kutbu'nun buzdan adalarına uzanan maceralarında sirenler vampirler dervişler ve Binbir Gece Masalları'ndan karakterlerle karşılan yolcular gittikleri her yeni kıyıda kendilerine dair yeni şeyler keşfediyor.
Nobel ödüllü yazar André Gide'in kariyerinin başındayken kaleme aldığı ve ilk defa Türkçeye çevrilen bu eser sembolizm akımının hem tekniğinin hem de estetik inancının en iyi örneklerinden birini sunuyor. Yazarın sonraki eserlerinin de ana temasını oluşturacak ahlak ile ihtiras arasındaki güçlü çekişmeyi anlatmayı amaçlayan bu kısa hikâye Gide'in kendi ruhunun ikircikli doğasını gözler önüne seriyor.