İlkel ya da çağdaş her dönemde insanın olduğu her yerde yönetsel etkinlikler ve etkileşimler farklı formlarda da olsa yaşamı biçimlendirmeye devam etmiştir. İnsanın olduğu her yerde "yönetim" vardır: Etkindir ya da değildir; iyidir ya da kötüdür; yurttaş odaklıdır ya da değildir; halk içindir ya da elitler içindir; tiranidir ya da demokratiktir...
Egemenliğin kaynağı bütün demokratik sistemlerde halk/yurttaş olarak kabul edilmekte ancak pratiğe yansıtılmasında önemli sıkıntılar meydana gelmektedir. Bu yüzden yurttaş odaklı yönetim yaklaşımlarının yerel yönetim pratiklerine dönüştürülmesi yaşamsal önem taşımaktadır.