Eğer eğimi iyi veremediysen taşlar su almış demektir ve taşlar su alırsa artık geri dönüşü olmayan bir yola girilir. Yolunu bulamayan su şaşırır ve yavaş yavaş derine sızmaya başlar. İşte o derindeki sızılar kendine bir yer edinir ve orayı çürütmeye başlar. Güneş ne kadar ısıtırsa ısıtsın gökyüzü ne kadar çabalarsa çabalasın hiç kimsenin gücü o sızıyı kurutmaya yok etmeye yetmez.
Annesini sık sık ziyaret eden Yusuf yağmur sularından erimeye başlayan evin damını mavi bir brandayla örter. Renginden dolayı bunu bir zevksizlik örneği olarak gören evin hemen yanı başındaki butik otelin sahibi Mimar Fikret durumu bir takıntı haline getirir. Oda sayısı müşterilerin beklentisini karşılamayan otelin artık genişlemesi gerekmektedir. Kocası öldükten sonra aileyi tekrar toparlamakta zorlanan Hediye Teyze'nin ise evi satmaya pek gönlü yoktur.
Andrey Tarkovski Mühürlenmiş Zaman kitabında "İnsan seyirciye bir düşünce aşılayacağım diye uğraşmamalı. Bu son derece faydasız ve anlamsız bir görev. Seyirciye hayatı göstermek çok daha iyidir. O nasıl olsa bunu doğru bir şekilde değerlendirmesini bilecektir." der.
Hayatın tam da ortasında bulunan Mavi Branda bakalım bize neleri gösterecek...