Söz ve eylem diyalektiğinin öznesinin yüzleşeceği olgu etik'tir. Sözün sahiciliği azalmayı- eylemin sahiciliği ise azalarak çoğalmayı göze alıştır ki etik burada bu sahicilik ile hayat buluyor. Meşruiyet kazanma yerine eleştirelliği egemen olma yerine eşitlikçi duruşu yeğlemek belli ki sistemle aramıza koyacağımız mesafe ile mümkün olacaktı. Bu süreç söz ile eylemin sorgusunu bir vicdan olarak hissetmek ve hattâ hayatımıza çağırmakla sürüp giden bir durumdur ki bu aynı zamanda hayatı devrimcileştirmenin pratikleriyle de donanımlıdır.